Dişi köpekleri kısırlaştırmak gerekir mi?
Dişi köpekleri kısırlaştırmak gerekir mi?
Köpek sahiplenmek ve onun tüm  gereksinimleriyle ilgilenmek büyük bir sorumluluktur, hatta bazen  hayatın doğal akışı içerisinde büyük fedakarlıklar gerektireceğinden  ağır bir görevde olabilir. Bu nedenle çoğu hayvan sahipleri köpeğindeki  muhtemel bir gebelik sonucunda doğacak yavru ya da yavruların  sorumluluklarını almak istemediklerinden bu yönde tedbirler alınması  için arayış içerisine girerler.
Kısırlaştırma, köpek populasyonunun kontrolünde en etkili ve masrafı az olan bir yöntem olarak kabul edilmektedir.
Kısırlaştırılan köpeklerin üreyemeyeceği ve dolayısıyla doğacak  olan yavrulara bakım, beslenme, yer bulma gibi sorunlarla  karşılaşılmayacağı gerçeğinden yolaçıkan birçok hayvansever köpeklerin  koruma altına alınmadıkları sürece bunların kısırlaştırılması gerektiği  konusundaki yasaları destekledikleri halde buna karşılık bazı  hayvanseverlerde kısırlaştırılan köpeklerin üreme kapasitelerinin ve  doğal çiftleşme arzularının tamamıyla ortadan kalktığı gerekçesiyle bu  uygulamayı hayvan haklarına tecavüz olarak algılamaktadırlar.
Köpekler duygusal yönden insanlardan tamamıyla farklıdırlar. Çünkü  doğum yapmış köpekler yavrularına uzun yıllar bakmak, eğitim vermek  zorunda değildirler ve onlardan doğacak yavrulara hasret duymazlar.  Sadece doğanın vermiş olduğu yetenekle türlerini devam ettirmek amacıyla  ürerler. Kısırlaştırıldıktan sonra köpeklerin ağır duygusal bir çöküntü  yaşadıkları konusunda da henüz bir kanıt yoktur.
Sahipsiz köpeklerin çoğalması tüm dünya ülkelerinde karşılaşılan  bir problemdir. Bunların denetim altına alınması ve kısırlaştırılmasının  gerekli olduğu düşüncesinin birçok haklı yönleri vardır. Özellikle bu  köpekler sahiplendirilirken kısırlaştırılmış olmaları çoğu hayvansever  tarafından tercih edilmektedir.
Kısırlaştırma (=ovario-histerektomi), genel anestezi altına  alınmış bir dişi köpeğin karın boşluğuna girilerek genital organlarından  uterus ve ovaryumların cerrahi bir yöntemle alınması şeklinde yapılan  bir operasyondur.
Bu operasyon dişi köpeklerde belirli avantaj ve dezavantajları da beraberinde getirmektedir.
Kısırlaştırmanın Avantajları:
Östrüse bağlı problemleri önler: Hayvan sahipleri tarafından  hoş karşılanmayan siklus  kanaması, sık idrar yapma nedeniyle köpeğin  evi kirletmesi, masturbasyon  yapması, bu dönemde iştahsız ve daha  sinirli olmaları, evden kaçma çabaları,  kızgınlıktaki dişi köpeği  yürütürken erkek köpeklerin arzu edilmeyen aşırı  ilgisini ortadan  kaldırır, aynı zamanda bu esnada oluşabilecek trafik  kazalarını  azaltır.
Planlanmamış gebelikleri önler: Kısırlaştırma sayesinde başıboş  köpek populasyonundaki  artış, doğacak yavruların bakım, beslenme,  onlara yer bulma ve bu işler için  yapılan harcamaları ortadan kaldırır.  Ayrıca gebelik ve doğum esnasında ortaya  çıkabilecek komplikasyonları  önler.
Pyometra ve diğer bazı jinekolojik hastalıkları  önler:  Kısırlaştırılmayan dişi köpekler  hayatlarında bazı sağlık riskleri  taşırlar. Örneğin ovaryum kist ve tümörleri,  prolapsus vagina ve uteri,  veneral tümör, kronik endometritis keza pyometra v.s  gibi jinekolojik  sorunlardır. Köpekler ilerleyen yaşlarında pyometraya daha çok  duyarlı  hale gelirler. Bu durum öncelikle hormonal bozukluklar daha sonra   enfeksiyöz etkenlerle ilişkili olduğundan antibiyotik ve benzeri ilaçlar   problemi çözmeye yetmemektedir. Genellikle hayat kurtarıcı yegane  müdahale  operasyondur. 
Hayali gebeliği önler: Gebe olmayan köpeklerde fizyolojik olarak  her  östrüsten sonra prolaktin hormonuna bağlı olarak gelişen bir  sorundur. Hayali  gebelik köpekte bir stres yaratarak sahibinede önemli  ölçüde rahatsızlık verir.  Hayali gebelik geçiren bir köpekte iştah ve  kilo artışı, karnın büyümesi,  huzursuzluk, sinirlilik, karanlık yerlere  saklanma, analık davranışları, yuva  hazırlama, memelerin gelişmesi ve  süt sekresyonu şeklinde belirtiler görülür.  Tekrarlanan hayali  gebelikler meme enfeksiyonları ve meme tümörlerine rastlama  sıklığında  artışa da neden olmaktadır. Hayali gebelik gösteren köpeklerin   sağaltımında kullanılan hormon preparatları pyometra şekillenmesine  yardımcı  olabilir. Bu nedenle böyle köpeklerin kısırlaştırılma- sı ile  sorun ortadan  kalkar.
Meme tümörlerinin oluşumunu azaltır: Meme tümörleri bütün yaşlı  dişilerde oldukça  yaygındır. Her çiftleşme sezonunda hayali gebelik  geçiren ve memelerinde süt  üreten dişilerde giderek meme tümörü riski  daha da artar. İlk östrüsten önce  (pubertas öncesi) kısırlaştırılan  dişi köpeklerde meme tümörlerine daha az  rastlandığı bildirilmiştir  (1). 
Hormonal nedenlere bağlı davranış bozukluklarını  giderir: Köpeğin   saldırganlığının, kesin olarak sahibinin veya eğiticisinin denetimi  altında  bulunması gerekir. Ancak bazı köpekler ne denli iyi eğitilmiş  olursa olsun  sahiplerine karşı sinirli ve saldırgan davranışlar  gösterebilir. Bu durumun  giderilmesine yardımcı olmak amacıyla  köpeklerin kısırlaştırılması önerilmekte  ve kısırlaştırılan köpekler  daha iyi huylu ve eğitim almaya istekli  olmaktadırlar (3).
Kısırlaştırmanın Dezavantajları:
Seksüel siklusun geriye dönüşümsüz olarak yitirilmesi: Kısırlaştırma sırasında uterus ve ovaryumlar total olarak alındığı için dişi fertilitesini yitirmektedir. Bu nedenle kısırlaştırma yöntemi hayvan sahiplerine,”geriye dönüşümü olmayan, kalıcı bir yöntem” olarak tanıtılmalıdır.
Kilo artışı: 
Kısırlaştırmadan kaçınmanın en yaygın nedeni operasyon sonrası  köpeğin kilo  alacağı kaygısıdır. Kısırlaştırıldıktan sonra köpeğin  yedirilen yemeklerden  daha fazla faydalanacağı gerçeği doğrudur. Ancak  genç ve yaşlı köpeklerin  kısırlaştırılmasından sonra meydana gelen kilo  artışının farklı olduğu ve yaşlı  köpeklerin bu operasyondan sonra genç  köpeklere göre daha fazla kilo aldıkları  bildirilmektedir. Bu  farklılığın nedeni yaşlı köpeklerin enerji tüketimleri az  olup ancak  enerjiden zengin gıdalarla beslenmeleri sonucu enerji fazlası vücutta   yağların çoğalmasına buda şişmanlamaya neden olmaktadır. Bu nedenle   kısırlaştırma operas- yonunu takiben köpekler aralıklarla tartılmalı,  bol  sebzeli gıdalarla beslenmeli ve sportif faaliyetler yaptırılması  ile ideal  kiloda tutulabilirler.
İdrarı tutamama (=üriner incontinens): Kısırlaştırma sonrası  köpekte enfeksiyöz ve nörolojik  bir sorun olmadığı halde uykuda veya  uykunun dışında iken idrarını kaçırma  sorununa sıkça rastlanılmaktadır.  Bunun nedeni ovario-histerektomi sonrası  gelişen üretral sfinkterik  yetmezliktir. İsviçrede yapılmış bir çalışmada 412  adet  kısırlaştırılmış köpekten 83 (%20.1)'ünde operasyon sonrası idrar  kaçırma  sorunu ortaya çıkmış ve bu olguların %74.7'si kısırlaştırmadan  sonra ilk 3 yıl  içerisinde şekillenmiştir. Üriner inkontinens'e 20  kg'ın altındaki köpeklerde  rastlama oranı %9.3 ve 20 kg'ın üzerindeki  köpeklerde ise %30.9 olarak  belirlenmiştir. Ayrıca kısırlaştırılan  köpek ırkları içerisinde ençok boxer  (%65.0)'lerde bu sorunla  karşılaşılmıştır. Bu tip olguların ilaçlarla tedavisinden  yüksek oranda  başarılı sonuçlar alınmaktadır (2).
Deri ve kıllarda değişiklik:
Köpeklerde doğal olarak ilkbahar ve sonbahar aylarında olmak üzere yılda iki kez kıl ve tüyler kendiliğinden dökülür. Kısırlaştırılan köpeklerden özellikle uzun tüylü ırklarda (örneğin; cocker, collie v.s) östrojenik hormon yetersizliğine bağlı olarak deride kuruma, pullanma ve kahverengi lekeler şekillenebilir. Aynı zamanda boyun, kulaklar, perineum, kuyruk ve ekstremite bölgelerindeki kıllarda incelme, kolay kırılma, renklerinde açılma, kıl dökülmesi ve tüylerin uzamasında yavaşlama gibi belirtiler görülebilir. Böyle olguların sağaltımında kısa süre etkili ve düşük dozlarda östrojen preparatları kullanılır. Vit.A, Vit.B kompleks, çinko, kükürt uygulamaları da faydalıdır.